Anlaşmalı Boşanma Protokolü Hakkında Kapsamlı Rehber
Boşanma süreci her çift için zorlu olabilir, ancak anlaşmalı boşanma (çekişmesiz boşanma) yolu, gerekli şartlar sağlandığında taraflara daha hızlı ve az yıpratıcı bir çözüm sunar. Anlaşmalı boşanmada eşler, evlilik birliğinin temelinden sarsıldığında ve ayrılma konusunda mutabık kaldığında, uzun süren çekişmeli davalara girmeden tek celsede evliliklerini sonlandırabilirler. Bu süreçte en kritik belge, çiftlerin boşanmanın tüm sonuçları üzerindeki uzlaşmalarını yazılı hale getirdikleri anlaşmalı boşanma protokolüdür.
Bu makalede, Türkiye’deki güncel yasal düzenlemeler ve Yargıtay kararları ışığında anlaşmalı boşanma protokolünün ne olduğu, nasıl hazırlanacağı, protokolde bulunması gereken unsurların neler olduğu ayrıntılı biçimde ele alınacaktır. Hem boşanmayı düşünen çiftlerin anlayacağı dilde pratik bilgiler hem de hukukçular için teknik detaylar sunulacaktır. Ayrıca, Yargıtay içtihatlarından örneklerle anlaşmalı boşanma konusundaki kritik noktalar ve sık yapılan hatalar vurgulanacaktır.
Anlaşmalı Boşanma Nedir?
Anlaşmalı boşanma, evli çiftlerin boşanmanın koşulları üzerinde tam bir anlaşmaya vararak mahkemeden evliliklerini sonlandırmasını talep etmeleridir. Türk Medeni Kanunu’nun 166. maddesi 3. fıkrasında düzenlenen bu boşanma türü, tarafların iradelerinin uyumlu olması sayesinde çekişmeli davalara kıyasla çok daha hızlı ve huzurlu bir şekilde sonuçlanır. Kanuna göre evlilik birliğinin temelinden sarsıldığı kabul edilen bu durumda, hakimin boşanma kararı verebilmesi için bazı şartların yerine getirilmiş olması gerekir:
- Evlilik Süresi: Evliliğin en az bir yıl sürmüş olması gerekir. Bir yıllık süre dolmadan anlaşmalı boşanma davası açılamaz; aksi halde dava dava şartı yokluğu nedeniyle reddedilir. Bu süre hesabında resmi nikah tarihi esas alınır. (Bir yıldan kısa evlilikler ancak çekişmeli boşanma davasıyla sonlandırılabilir.)
- Birlikte Başvuru veya Kabul: Eşler aile mahkemesine ya birlikte (ortak dilekçeyle) başvurmalı, ya da açılmış bir boşanma davası varsa diğer eş bu davayı kabul etmelidir. Her iki durumda da tarafların boşanma iradesi konusunda mutabık olması aranır.
- Boşanma Protokolü: Taraflar, boşanmanın maddi-manevi tüm sonuçları ve varsa çocukların durumu hakkında anlaşmaya varmış olmalıdır. Bu uzlaşma yazılı hale getirilerek anlaşmalı boşanma protokolü adı altında mahkemeye sunulur. Protokol hazırlanması anlaşmalı boşanmanın temel koşullarından biridir.
- Duruşmada Hazır Bulunma: Hakim, tarafları bizzat dinleyerek boşanma isteklerinin serbest iradeye dayandığını teyit etmelidir. Bu nedenle her iki eş de duruşmaya şahsen katılmalı ve protokoldeki tüm hususları onayladığını hakim huzurunda beyan etmelidir. Sadece avukatın gitmesi veya duruşmaya gelmemek anlaşmalı boşanmanın reddine yol açabilir.
Yukarıdaki şartlar sağlandığında mahkeme, tek celsede boşanmaya karar verebilir. Anlaşmalı boşanma, genellikle daha hızlı, ekonomik ve az stresli olduğu için günümüzde çiftler tarafından sık tercih edilmektedir. Ancak sürecin sorunsuz ilerlemesi için, özellikle hazırlanacak boşanma protokolünün eksiksiz ve hukuka uygun olması büyük önem taşır. Aşağıda, bu protokolün ne olduğu ve nasıl hazırlanacağı ayrıntılı olarak açıklanmaktadır.
Anlaşmalı Boşanma Protokolü Nedir?
Anlaşmalı boşanma protokolü, boşanma kararı almış eşlerin, ayrılık sonrasındaki tüm hukuki ve mali konulardaki anlaşma şartlarını yazılı olarak ortaya koydukları resmi belgedir. Bu protokol, boşanmanın bir nevi sözleşmesidir ve mahkemeye sunulması zorunludur. Protokol, eşlerin boşanma davasının ferî sonuçları (yan sonuçları) üzerinde tamamen uzlaştığını gösterir; içerisinde çocukların velayeti, nafaka, mal paylaşımı, tazminat gibi kritik konulara dair hükümler yer alır.
Protokolün hukuki niteliği, taraflarca imzalanmış bir anlaşma olmakla birlikte hakimin onayına tabi özel bir sözleşme şeklindedir. Hakim, kanun gereği protokoldeki düzenlemelerin kanuna ve hakkaniyete uygun olup olmadığını inceler. Uygun bulursa protokolü onaylayarak boşanmaya hükmeder; uygun bulmadığı noktalar varsa değişiklik önerebilir veya bu kısımları onaylamayabilir. Örneğin, protokolde çocuk için hiç nafaka öngörülmemişse veya velayet ve kişisel ilişki (görüş) hakkında hiç düzenleme yoksa hakim bunu uygun bulmayabilir. Hakimin yaptığı değişiklikler taraflarca kabul edilirse boşanma kararı verilir, edilmezse anlaşmalı boşanma talebi reddedilir ve süreç çekişmeliye dönebilir.
Protokolün kapsamı: Anlaşmalı boşanma protokolü, boşanmanın mali sonuçları ile çocukların durumuna ilişkin tarafların ortak iradesini içerir. Mali sonuçlardan kasıt, eşler arasındaki nafaka ve tazminat konuları ile mal rejiminin tasfiyesidir. Çocukların durumu ise velayet ve çocukla kişisel ilişki (görüşme düzeni) gibi hususları kapsar. Protokol, tüm bu konularda varılan anlaşmayı tek bir belgede toplar.
Resmiyet ve İmza: Protokol yazılı olmalı ve her iki eş tarafından imzalanmalıdır. Noter onayı gerekmemekle birlikte, belgenin resmi değeri olması için tarafların ıslak imzalarını taşıması şarttır. Sadece avukatların imzaladığı bir protokol, tarafların imzası olmadığından geçerli sayılmaz. Eşlerin okuryazar olması halinde imzaları yeterlidir; eğer biri okuma yazma bilmiyorsa usulen güvendiği biri huzurunda imza attırma veya mühür/parmaksızın yöntemleri gündeme gelebilir (uygulamada nadirdir). Protokol, mahkemece onaylandığında boşanma kararının bir parçası haline gelir. Hakim genelde onayladığı protokolü ya kararın hüküm (sonuç) kısmına aynen geçirir ya da karara ek olarak atıf yaparak dahil eder. Böylece protokol hükümleri mahkeme ilamı niteliği kazanır ve gerektiğinde icra edilebilir hale gelir. Örneğin, protokolde kararlaştırılan nafaka ödemesi, onay sonrası mahkeme kararıyla hüküm altına alınmış olacağından, ödenmediğinde icra yoluna başvurulabilir.
Özetle, anlaşmalı boşanma protokolü tarafların boşanma sonrasına dair tüm uzlaşmalarını içeren ve hakimin onayına sunulan en kritik belgedir. Aşağıda bu protokolün nasıl hazırlanacağı adım adım ele alınmıştır.
Anlaşmalı Boşanma Protokolü Nasıl Hazırlanır?
Anlaşmalı boşanma protokolünü hazırlarken dikkatli ve planlı hareket etmek gerekir. İşte adım adım protokol hazırlama süreci:
Ön Hazırlık ve Müzakere: Eşler öncelikle kendi aralarında boşanma sonrası tüm konuları dürüstçe konuşup anlaşmalıdır. Bu müzakere sürecinde her iki taraf da beklentilerini ortaya koymalı ve bir orta yol bulmaya çalışmalıdır. (Örneğin, çocukların kimde kalacağı, nafaka miktarı, mal varlığının paylaşımı gibi konular masaya yatırılmalıdır.) Gerekirse bir arabulucuya veya aile danışmanına başvurularak iletişim kolaylaştırılabilir. Unutulmamalıdır ki her iki taraf da tüm konularda uzlaşmadan, protokolün hazırlanması mümkün olmaz.
Hukuki Danışmanlık Alın (İsteğe Bağlı): Anlaşmalı boşanma teknik olarak avukatsız da yürütülebilse de, hak kaybı yaşanmaması için bir avukat desteği alınması tavsiye edilir. Her iki eş de ayrı avukat tutabileceği gibi, protokolün adil ve dengeli olması adına birlikte bir aile hukuku uzmanından da danışmanlık alabilir. Avukat, tarafların yasal haklarını (örneğin tazminat veya mal rejimi hakları) anlamalarını ve protokolün kanuna uygun şekilde düzenlenmesini sağlar. Özellikle mal paylaşımı veya yoksulluk nafakası gibi teknik konularda uzman görüşü protokolün sağlam olmasına yardımcı olur.
Protokol Taslağının Oluşturulması: Eşler anlaşmaya vardıkları tüm konuları kapsayan bir protokol taslağı hazırlarlar. Protokol, genellikle madde madde düzenlenir ve her madde ayrı bir konuyu ele alır (örneğin velayet, nafaka, mal paylaşımı gibi başlıklar). Taslak hazırlanırken aşağıda “Protokolde Bulunması Gereken Unsurlar” başlığında belirtilen tüm konuların dahil edilmesine özen gösterilmelidir. Her bir husus açık, net ve tereddüde yer bırakmayacak şekilde yazılmalıdır. Özellikle parasal konular rakam ve ödeme şekilleriyle, tarihleriyle somut olarak belirtilmelidir (örn: “Eşlerden A, eş B’ye boşanma sonrası 24 ay boyunca aylık 2.000 TL yoksulluk nafakası ödeyecektir”). Şartlı ifadeler veya belirsiz taahhütlerden kaçınılmalıdır (örneğin “imkan oldukça yardım edecek” gibi muğlak sözler yerine kesin yükümlülükler konulmalıdır).
Protokolün Yazılıp İmzalanması: Taslak son haline getirildikten sonra protokol metni genellikle bilgisayar ortamında, resmi bir dil kullanılarak yazılır. Belgenin başlığı genellikle “Anlaşmalı Boşanma Protokolü” şeklinde olur ve tarafların kimlik bilgileri belirtilerek giriş yapılır. Ardından maddeler halinde tarafların anlaşmaları sıralanır. Metin, mümkünse iki nüsha olarak hazırlanır. Sonunda “işbu protokol … tarihte taraflarca imzalanmıştır” şeklinde bir kapanış ifadesi yer alır. Her iki eş protokolün her sayfasını imzalamalıdır. İmza atarken tarih atmak da uygun olur. Protokolün noterce onayı şart olmamakla birlikte, bazı durumlarda eşler isterse imzalarını noterde de tasdik ettirebilir (bu, mahkemeye sunarken gerekli değildir ancak ileride inkâr riskini ortadan kaldırabilir).
Dava Dilekçesi ile Mahkemeye Sunma: Hazırlanan protokol, boşanma davası dilekçesine ek yapılarak yetkili Aile Mahkemesi’ne sunulur. Anlaşmalı boşanma davası açılırken dilekçe, protokol, evlilik cüzdanı fotokopisi, nüfus kayıt örnekleri gibi belgeler ve gerekli harç dekontu birlikte mahkemeye verilir. Dava, eşlerin son 6 ay birlikte oturduğu yer aile mahkemesinde veya tarafların ikisinin de ikamet ettiği yer değilse davalı tarafın yer mahkemesinde açılmalıdır (yetki kuralları gereği). Başvuru, adliyedeki tevzi bürosuna yapılır; protokol bu aşamada dosyaya girer. Eğer anlaşmalı boşanma mevcut bir dava sırasında gerçekleşecekse, davacı olan eşin açtığı çekişmeli boşanma davası sürerken, taraflar bir protokol hazırlayıp mahkemeye sunar ve davalı eş duruşmada davayı kabul ettiğini bildirir; böylece dava anlaşmalıya döner.
Mahkeme ve Onay Aşaması: Mahkeme, genellikle kısa bir süre içinde duruşma günü verir. Duruşmada her iki eşin de bizzat bulunması zorunludur. Hakim, taraflara protokolde yazan hususları tek tek anladıklarını ve kabul edip etmediklerini sorar. Taraflar kendi beyanlarıyla protokolü aynen kabul ettiklerini ve boşanmak istediklerini ifade etmelidir. (Hakim genelde “… protokolünü imzaladınız, içeriği doğrumu? Boşanmak istiyor musunuz?” gibi sorular sorar.) Bu esnada tarafların sakin, tutarlı ve kararlı olması önemlidir; tereddüt veya çelişki gösterilirse hakim iradenin serbest olmadığına kanaat getirebilir. Hakim, protokolü ve taraf beyanlarını uygun bulursa, aynı celsede boşanma kararı verir. Karar metninde protokoldeki anlaşmalar özetle yer alır veya protokol eklenir. Kararın taraflara tebliği ve istinaf/temyiz sürelerinin geçmesiyle boşanma kesinleşir.
Protokol hazırlama sürecinde dikkat edilmesi gereken en önemli nokta, tarafların menfaat dengesini gözeten ve yasal gereklilikleri karşılayan bir metin oluşturmaktır. Gerektiğinde taslak üzerinde müzakereyle düzeltmeler yapmaktan çekinilmemelidir. Ayrıca çocukların durumu veya mal paylaşımı gibi konularda tereddüt varsa, Yargıtay kararlarına göz atılarak benzer durumlarda nasıl çözümler üretildiği incelenebilir. Sonraki bölümde, protokolde mutlaka bulunması gereken unsurlar ayrıntılı olarak listelenmiştir.
Anlaşmalı Boşanma Protokolünde Bulunması Gereken Unsurlar
Bir anlaşmalı boşanma protokolünde, boşanmanın geçerli olabilmesi ve ileride sorun çıkmaması için belli başlı konular mutlaka yer almalıdır. Hakim, protokolü incelerken bu unsurların kapsanıp kapsanmadığına bakar.
Eksik bırakılan konular, boşanma kararının verilmesini engelleyebileceği gibi daha sonra taraflar arasında uyuşmazlıklara da yol açabilir. Genel olarak protokolde bulunması gereken temel unsurlar şunlardır:
Boşanma İradesi: Eşlerin her ikisinin de boşanmayı kararlaştırdıklarını ve rızayla evlilik birliğini sona erdirmek istediklerini açıkça beyan etmeleri gerekir. Protokolün başlangıcında “Taraflar anlaşarak boşanmaya karar vermişlerdir” gibi net bir ifade yer almalıdır. Bu, mahkemeye sunulan irade beyanının temelidir. Hakim, tarafların protokolde boşanma isteğini net şekilde dile getirdiğinden emin olmalıdır.
Çocukların Velayeti: Eşlerin ortak (müşterek) çocukları varsa, bu çocukların velayetinin kime bırakılacağı protokolde belirtilmelidir. Örneğin “Tarafların müşterek çocuğu Ayşe’nin velayeti anneye verilecektir” şeklinde. Velayet konusu, çocuğun yüksek menfaati gözetilerek kararlaştırılmalıdır. Taraflar anlaşsa bile hakim, son tahlilde çocuğun menfaatine aykırı bir düzenleme görürse onay vermeyebilir.
Ortak velayet (her iki ebeveynin de velayet hakkını paylaşması) Türk hukukunda açıkça düzenlenmemiş olsa da, son yıllarda anlaşmalı boşanmalarda tarafların talebi doğrultusunda mahkemelerin ortak velayete hükmettiği durumlar görülmüştür. Eğer ortak velayet isteniyorsa, protokolde bu husus ve çocukla ilgili sorumluluk paylaşımı ayrıntılı şekilde belirtilmelidir.
Çocukla Kişisel İlişki (Görüş Günleri): Velayeti kendisine verilmeyen ebeveynin, çocukla hangi gün ve sürelerde görüşeceği düzenlenmelidir. Örneğin “Baba, velayet anneye verildiği takdirde, müşterek çocuk ile her ayın 1. ve 3. hafta sonu cumartesi 10.00’dan pazar 18.00’e kadar kişisel ilişki kuracaktır” gibi net bir program protokole yazılabilir. Bayram ve tatillerin paylaşımı, doğum günü gibi özel günlerdeki görüşme esasları da mümkünse belirlenmelidir. (Hakimler, protokolde bu konunun yazılmamış olmasını genellikle eksiklik sayarlar, çünkü çocuğun diğer ebeveyniyle ilişkisinin devamının nasıl olacağı önemli bir husustur.)
İştirak Nafakası (Çocuk Nafakası): Velayet kendisine verilmeyen ebeveynin, çocukların bakım ve eğitim giderlerine katkı için ödeyeceği iştirak nafakası miktarı protokolde açıkça yer almalıdır. Miktar, ödeme periyodu (genelde aylık) ve ödenecek tarih aralığı belirtilmelidir (örneğin “çocuk reşit olana dek her ayın 5’inde 1500 TL”). İştirak nafakası, çocuğun hakkı olduğundan, taraflar nominal de olsa bir miktar belirlemelidir. Hiç nafaka talep edilmemesi durumunda hakim, çocuğun menfaati için bunu yeterli bulmayabilir ve düzeltme önerebilir. Bu yüzden, çok düşük olmamak kaydıyla bir katkı nafakası öngörmek, anlaşmalı boşanmanın sorunsuz onayı için faydalı olacaktır.
Yoksulluk Nafakası (Eş Nafakası): Taraflardan birinin boşanma nedeniyle yoksulluğa düşecek olması halinde, diğer eşten talep edebileceği nafakaya yoksulluk nafakası denir. Protokolde, nafaka talep eden eş lehine ne kadar yoksulluk nafakası ödeneceği ve ödeme şekli belirtilmelidir. Örneğin “Koca, karısına boşanma sonrası 500 TL yoksulluk nafakasını her ay ödeyecektir” gibi. Eğer taraflar birbirinden yoksulluk nafakası istemiyorsa, bu da açıkça yazılmalıdır (örn: “Taraflar karşılıklı olarak yoksulluk nafakası talebinde bulunmamışlardır”). Aksi belirtilmezse, nafaka talep edilmediği kabul edilir ve sonradan yoksulluk nafakası için dava açılamaz. Bu nedenle, hakkın saklı tutulması gibi bir niyet yoksa bunu netleştirmekte fayda vardır.
Maddi ve Manevi Tazminat: Eşlerden biri boşanmaya neden olan olaylar nedeniyle diğerinden maddi veya manevi tazminat talep edecekse, protokolde bunun miktarı ve ödeme şekli yazılmalıdır. Örneğin “Koca, karısına manevi tazminat olarak 10.000 TL ödeyecektir, taraflar maddi tazminat talebinde bulunmamıştır” gibi bir düzenleme konulabilir. Eğer her iki taraf da tazminat istemiyorsa, “Taraflar karşılıklı olarak maddi ve manevi tazminat taleplerinden feragat etmişlerdir” şeklinde bir madde konulması uygun olur. (Not: Anlaşmalı boşanmada genellikle ağır kusur tartışması olmadığından yüksek tazminatlar nadir görülür, ancak yine de talep hakkı vardır ve protokolde karara bağlanması gerekir.)
Mal Paylaşımı (Mal Rejimi Tasfiyesi): Eşlerin evlilik içinde edindikleri malların ve borçların nasıl paylaşılacağı konusu önemli bir başlıktır. Türk hukukunda mal rejimi tasfiyesi boşanma davasından ayrı bir dava ile de yapılabilir; ancak taraflar isterlerse bu konuyu anlaşmalı boşanma protokolüne dahil ederek tek seferde çözebilirler. Protokolde, ev, araba, banka hesapları, ziynet eşyaları, ev eşyaları gibi tüm malvarlığı unsurlarının kime kalacağı veya nasıl bölüşüleceği belirtilmelidir. Örneğin “Taraflar ev eşyalarını aralarında paylaşmış olup birbirlerinden bu konuda talepte bulunmayacaklardır. İstanbul’daki ortak konut eş A’da kalacak, eş B bu konutu eş A’ya devretmeyi kabul eder. Taraflar birbirlerinden edinilmiş mallara dair başka bir hak talep etmeyeceklerdir” şeklinde ayrıntılandırılabilir.
Taraflar mal paylaşımı hususunu düzenlememeyi de tercih edebilir. Yargıtay’ın yerleşik içtihadına göre, anlaşmalı boşanma protokolünde mal rejiminin paylaşımına dair bir hüküm bulunmaması boşanmanın onayına engel değildir; bu durumda mal paylaşımı meselesi ileride ayrı bir dava ile çözülebilir. Yani hakim, protokolde mal paylaşımına değinilmedi diye anlaşmalı boşanmayı reddetmez, sadece o konuda tarafların hakkı saklı kalır.
Öte yandan, mal rejimiyle ilgili bir düzenleme yapılıyorsa bunun çok açık olması gerekir. Yargıtay kararları, protokolde genel ve muğlak ifadelerin (örn. “maddi manevi hiçbir talebimiz yoktur”) mal paylaşımı hakkını ortadan kaldırmayabileceğini, bu ifadelerin mal rejimini kapsamadığını belirtmiştir. Buna karşılık, “Evlilik birliği içinde edinmiş olduğumuz tüm malları aramızda paylaştık, birbirimizden bu konuda herhangi bir talep hakkımız kalmamıştır” gibi net bir beyan varsa, Yargıtay bu durumda sonradan mal paylaşımı davası açılamayacağına hükmetmektedir. Dolayısıyla, eğer taraflar mal rejimi alacaklarından feragat ediyorsa veya paylaşıma dair anlaşmaya varmışlarsa, bunun protokolde tereddüde mahal vermeyecek şekilde yazılması çok önemlidir.
Diğer Hususlar: Yukarıdaki temel konular dışında, tarafların spesifik olarak anlaşmaya vardıkları başka hususlar da protokole eklenebilir. Örneğin:
- Ziynet eşyaları veya kişisel eşyalar: Evlilik sırasında kadında kalan ziynetler veya diğer şahsi eşyaların kime bırakılacağı.
- Borçlar: Tarafların ortak borçları varsa, bunların kimin ödeyeceğine dair anlaşma.
- Dava Masrafları ve Avukat Ücretleri: Boşanma davasının masraf ve vekalet ücretlerinin nasıl paylaşılacağı (genelde herkes kendi masrafını karşılar diye yazılır).
- İcra İflas Takipleri: Eşlerin birbirine karşı icra takibi varsa bunların geri çekilmesi gibi özel hükümler.
- Soyadı Kullanımı: Boşanma sonrası kadının evlilik soyadını kullanmaya devam edip etmeyeceği (hakim onayı gerektirir).
Bu gibi konular çiftlerin durumuna göre değişebilir. Eğer herhangi bir ek mutabakat varsa, protokolün sonunda “Taraflar, yukarıda belirtilenler dışında birbirlerinden başkaca hiçbir talepte bulunmayacaklardır.” şeklinde bir maddeyle, listelenmeyen başka bir hak talebinin kalmadığı da beyan edilmelidir.
Yukarıda sayılan unsurların protokolde eksiksiz yer alması, anlaşmalı boşanmanın sorunsuz şekilde sonuçlanması için kritiktir. Hakim, protokolde bu konuların düzenlenmiş olmasına bakarak tarafların gerçekten “boşanmanın fer’ileri” üzerinde anlaştıklarına kanaat getirir. Ayrıca, protokol ne kadar detaylı ve net olursa, boşanma sonrası dönemde ortaya çıkabilecek anlaşmazlıkların önüne geçmek o kadar kolay olur.
Yargıtay Kararları ve Güncel Mevzuat Kapsamında Anlaşmalı Boşanma
Anlaşmalı boşanma, Türk Medeni Kanunu’nun 166/3. maddesinde hükme bağlanmış olsa da, uygulamada ortaya çıkan çeşitli durumlar Yargıtay’ın içtihatları ile şekillenmiştir. Bu bölümde, güncel yasal düzenlemeler ve Yargıtay kararları çerçevesinde anlaşmalı boşanmaya ilişkin önemli noktalar ele alınmaktadır.
Güncel Mevzuat ve Kanun Maddeleri
Türk Medeni Kanunu m.166/3, anlaşmalı boşanmanın koşullarını açıkça belirtir. Bu maddeye göre evliliğin en az bir yıl sürmüş olması, eşlerin birlikte başvurması veya davanın kabulü, tarafların hakim önünde bizzat dinlenmesi ve boşanmanın mali sonuçları ile çocukların durumuna ilişkin düzenlemenin hakimce uygun bulunması gerekmektedir. Kanun metni, hakime protokolde gerekli gördüğü değişiklikleri yapabilme yetkisi de tanımıştır. Bu, özellikle kamu düzenine veya çocukların çıkarlarına aykırı durumlarda devreye girer.
Bunun dışında, anlaşmalı boşanma usulüne dair Medeni Kanun’da 2010’dan bu yana dikkate değer bir değişiklik yapılmamıştır. Ancak Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) hükümleri, anlaşmalı boşanma kararının şekline etki eder. HMK m.297 uyarınca mahkeme hükmünün sonuç kısmında, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların açıkça belirtilmesi gerekir. Bu nedenle, Yargıtay içtihatları hakimlerin, onaylanan protokolün hükümlerini boşanma kararının hüküm fıkrasına mümkün olduğunca net şekilde yazmasını istemektedir. Aksi halde, protokol dosyada bulunsa bile hükümde yer almayan bazı anlaşma maddeleri sonradan icra edilemeyebilir veya taraflarca uygulanmayabilir. Örneğin, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun incelediği bir vakada, taraflar duruşmada protokolü onayladıkları halde hakim kararda protokole hiç değinmediği için, protokol hükümleri yerine getirilmemiş ve bu durum yıllar sonra uyuşmazlığa yol açmıştır. Bu tür sorunları önlemek amacıyla, hakimlerin protokolü kararın ayrılmaz bir parçası haline getirmesi yasal bir gereklilik olarak vurgulanır.
Güncel uygulamada, anlaşmalı boşanma protokolü konusunda bir diğer dikkat çeken husus da ortak velayet meselesidir. Medeni Kanun’da boşanmadan sonra velayetin anne veya babadan birine verileceği öngörülmüş olsa da, 2018 yılından itibaren Yargıtay, ebeveynlerin talebi ve çocuğun menfaatine uygun düşmesi halinde ortak velayeti mümkün görmeye başlamıştır. Özellikle anlaşmalı boşanmalarda her iki taraf da ortak velayet istediğini protokolde belirtirse, mahkemeler bunu değerlendirmekte ve uygun bulursa karara geçirmektedir. Bu gelişme, Türk hukukundaki güncel değişimlerden biridir ve anlaşmalı boşanmalarda protokol hazırlanırken taraflara çocuk için daha esnek bir velayet modeli seçme imkanı tanımaktadır.
Önemli Yargıtay Kararları ve İçtihatlar
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, yıllar içinde anlaşmalı boşanma konusunda çeşitli kararlar vermiş ve uygulamaya yön vermiştir. İşte anlaşmalı boşanma protokolü ve süreciyle ilgili öne çıkan bazı Yargıtay içtihatları:
Evlilik Süresi ve Duruşmaya Katılma Şartı
Anlaşmalı boşanma için en az bir yıl evlilik şartı, Yargıtay tarafından bir dava şartı (ön koşul) olarak kabul edilmiştir. Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin bir kararında, bir yıllık süre dolmadan yapılan başvurunun usulden reddedilmesi gerektiği açıkça vurgulanmıştır. Bu, mahkemenin esasa girmeden davayı bitirmesi sonucunu doğurur. Aynı şekilde, eşlerin duruşmaya bizzat katılması şartı da titizlikle uygulanır. Yargıtay, anlaşmalı boşanma kararının verilebilmesi için hakimin tarafları mutlaka yüz yüze dinlemesi gerektiğini, aksi halde kararın bozulacağını belirtmiştir. Örneğin, eşlerden birinin duruşmaya gelmediği bir durumda dahi boşanma kararı verilmişse, Yargıtay bu kararı usule aykırılık nedeniyle bozacaktır. Bu içtihatlar ışığında, bir yıllık süre dolmadan başvurmamak ve duruşmada her iki tarafın da hazır bulunmasını sağlamak anlaşmalı boşanmanın vazgeçilmez koşullarıdır.
Boşanma Protokolünden Vazgeçme (Cayma) Hakkı
Taraflar her ne kadar duruşmada protokolü onaylayıp boşanma kararı almaya yaklaşsalar da, boşanma hükmü kesinleşinceye kadar fikir değiştirme hakları vardır. Yargıtay uygulamasına göre eşler, karar kesinleşinceye dek tek taraflı irade beyanlarıyla anlaşmadan dönebilirler. Nitekim Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2019 tarihli bir kararında, temyiz aşamasında dahi tarafların anlaşmalı boşanma talebinden vazgeçebileceğini, bu durumda davanın çekişmeli boşanmaya dönüşerek görülmeye devam edeceğini ifade etmiştir. Örneğin, bir eş boşanma kararı verildikten sonra kararı temyiz ederse, bu fiil Yargıtay tarafından “anlaşmadan rücu” (anlaşmadan cayma) olarak değerlendirilmiş ve boşanma protokolünün artık geçerli olmadığı kabul edilmiştir. Bu içtihatların pratik sonucu şudur: Anlaşmalı boşanmada verilen karar temyiz edilmez ve kesinleşirse protokol hükümleri bağlayıcı hale gelir; ancak taraflardan biri kararın üst mahkemede incelenmesini isterse (yani istinaf veya temyiz yoluna giderse), artık “anlaşmalı” statü ortadan kalkar ve dava çekişmeli boşanma haline gelir. Bu durumda, ilk derece mahkemesinin kararı genellikle bozulur ve taraflar anlaşamamış sayılarak yargılama devam eder. Dolayısıyla, anlaşmalı boşanma isteyen taraflar, kararın kesinleşmesine kadar bu iradelerini korumalı ve temyiz yoluna başvurmamalıdır.
Mal Paylaşımı ve Protokolün Etkisi
Anlaşmalı boşanmada mal rejimi konusu, eşler açısından kritik olabilir. Yukarıda da değinildiği gibi, Yargıtay’ın yerleşik kararları protokolde mal paylaşımının düzenlenmesinin zorunlu olmadığını ortaya koymuştur. Örneğin Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin bir kararında, protokolde mal paylaşımı hakkında bir hüküm bulunmamasının, boşanma kararına engel teşkil etmediği belirtilmiştir; bu durumda tarafların mal rejimi tasfiyesi için ayrıca dava açma hakları saklıdır.
Buna karşın, taraflar protokolde mal paylaşımına ilişkin açık hükümler koymuşlarsa, Yargıtay bu hükümlerin bağlayıcı olduğunu kabul etmektedir. Özellikle protokolde “eşler birbirlerinden mal talep etmeyeceklerdir” benzeri bir ifade varsa, daha sonra hiçbir tarafın karşı taraftan mal rejimi alacağı talep edemeyeceğine karar verilmiştir
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin 2015/19986 sayılı kararında, protokolde “… edinilmiş malları rızaen paylaştık, birbirimizden bu konuda talebimiz yoktur” şeklindeki bir beyanın bulunması halinde, tarafların sonradan mal paylaşımı davası açma hakkının ortadan kalktığına hükmedilmiştir. Buna karşılık, protokolde yer alan “maddi ve manevi hiçbir talebimiz bulunmamaktadır” gibi genel ifadelerin, mal rejimi alacaklarını kapsamadığı da Yargıtay tarafından dile getirilmiştir.
Yani sadece “talebimiz yoktur” demek, mal paylaşımı hakkının açıkça feragat edildiği anlamına gelmeyebilir. Yargıtay, mal rejimi haklarından feragatin ancak bu hususun net şekilde protokolde ifade edilmesiyle geçerli olacağını belirtmiştir. Uygulamada ortaya çıkan sonuç şudur: Taraflar mal paylaşımını protokole dahil etmemişse, boşanma sonrası 10 yıl içinde mal rejimi davası açabilirler. Dahil etmişler ve tüm haklarından feragat etmişlerse, artık bu konuda dava açamazlar. Eğer protokolde ifade muğlaksa, feragat geçerli sayılmayabilir, bu yüzden kesin bir dille yazılması önemlidir.
Ortak Velayet Konusunda İçtihatlar
Ortak velayet, Türk Medeni Kanunu’nda öngörülmemiş olmakla birlikte, Yargıtay ve Anayasa Mahkemesi kararlarıyla gündeme gelmiş bir konudur. Özellikle 2016 sonrasında Yargıtay 2. Hukuk Dairesi, ebeveynlerin ikisinin de talep etmesi ve çocuğun yararına olması halinde, anlaşmalı boşanma davalarında ortak velayete onay verilmesinin mümkün olduğuna dair kararlar vermiştir. Örneğin, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2017/2-1941 E., 2019/475 K. sayılı kararında, velayetin kamu düzenine ilişkin olduğu ancak kamu düzenine aykırı olmamak kaydıyla ortak velayet kararı verilebileceği belirtilmiştir. Bu içtihatla birlikte, ilk derece mahkemeleri de anlaşmalı boşanmalarda ortak velayet yönünde kararlar tesis etmeye başlamıştır. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararları ve uluslararası sözleşmeler de bu eğilimi destekler niteliktedir.
Güncel durumda, eğer anne ve baba boşanma protokolünde açıkça “çocuğun ortak velayette kalması” konusunda anlaşmış ve bunun ayrıntılarını (çocuğun yaşam düzeni, gider paylaşımı vs.) belirlemişlerse, mahkeme çoğunlukla bu talebi değerlendiriyor. Çocuğun üstün menfaatine aykırı bir durum yoksa, ortak velayet kararı verilebiliyor. Ancak bu konuda uygulama bir örf halini tam olarak almadığı için, her somut olayda hakimin takdiri söz konusu olacaktır. Yine de Yargıtay’ın emsal kararları, ortak velayet talebinin anlaşmalı boşanma kapsamında mümkün görülebileceğini ortaya koymuştur. Bu da protokol hazırlayan çiftlere, çocuğun velayeti konusunda birlikte sorumluluk üstlenme seçeneği sunmaktadır.
Hakimin Protokolü İnceleme Yetkisi ve Sınırları
Yargıtay içtihatlarında, hakimin anlaşmalı boşanma protokolünü onaylarken takdir yetkisini nasıl kullanması gerektiği de ele alınmıştır. Hukuken, hakim protokolü aynen onaylamak zorunda değildir; “hakim tarafların ve özellikle çocukların menfaatlerini göz önünde tutarak gerekli gördüğü değişiklikleri yapabilir” hükmü kanunda yer almaktadır. Yargıtay, hakimin bu değişiklik yetkisini kullanırken ölçülü olması gerektiğine işaret eder. Örneğin, protokol bir tarafı bariz şekilde mağdur ediyorsa (örneğin bir eş tek bir kuruş nafaka almadan bütün mal varlığını diğerine bırakmışsa), hakim bunu uygun bulmayıp değişiklik önerebilir. Yargıtay 2. HD, hakimin ancak kamu düzenine veya çocuk haklarına ilişkin konularda müdahale etmesi gerektiğini, onun dışında taraf iradelerine saygı göstermesinin doğru olacağını vurgulamıştır. Hakimin önerdiği değişiklikler taraflarca kabul edilmediğinde ise anlaşmalı boşanma gerçekleşmez. Bu nedenle, protokol hazırlanırken hakimin onaylamayacağı ekstrem dengesizlikler bulundurmamaya özen gösterilmelidir. Örneğin, müşterek çocuk varsa “çocuk için hiçbir nafaka talep edilmemesi” veya “çocukla kişisel ilişki kurulmayacağı” gibi çocuğun hakkını zedeleyebilecek hükümler, Yargıtay’ın da belirttiği üzere hakim tarafından onaylanmayabilir. Taraflar, protokolü makul ve adil bir şekilde düzenleyerek hakimin onay riskini en aza indirmelidir.
Yukarıda özetlenen Yargıtay kararları, anlaşmalı boşanma sürecinin nasıl işlemesi gerektiğine dair yol göstericidir. Özetle Yargıtay; usul şartlarına (1 yıl, birlikte başvurma, duruşma) titizlikle uyulmasını, taraf iradelerinin korunmasını (kesinleşene dek vazgeçme hakkı), protokoün net olmasını (mal paylaşımı feragatleri gibi konularda) ve hakimin çocuk/hak ve menfaat dengesini gözeterek hareket etmesini öğütlemektedir. Bu içtihatlara hakim olmak, hem avukatlar hem de anlaşmalı boşanmayı düşünenler için sürecin daha bilinçli yürütülmesini sağlar.
Anlaşmalı Boşanma Protokolü Örneği
Aşağıda, anlaşmalı boşanma protokolünün genel olarak nasıl bir içeriğe sahip olabileceğini gösteren örnek bir protokol metni sunulmuştur. Bu örnek, tipik bir anlaşmalı boşanma protokolünde yer alması muhtemel maddeleri içermektedir. Her somut durumda içerik değişebileceğinden, bu metin sadece bir taslak niteliğindedir:
ANLAŞMALI BOŞANMA PROTOKOLÜ
Taraflar:
Davacı (Eş 1): [Ad Soyad, T.C. Kimlik No, Adres]
Davalı (Eş 2): [Ad Soyad, T.C. Kimlik No, Adres]Taraflar, XX/XX/20XX tarihinde evlenmiş olup, evlilik birliği içinde yaşanan anlaşmazlıklar nedeniyle 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 166/3. maddesi uyarınca anlaşmalı olarak boşanmaya karar vermişlerdir. Bu protokol, boşanmanın mali sonuçları ile müşterek çocuğun durumu konusunda tarafların vardıkları anlaşma şartlarını içerir:
**1. Boşanma Kararı:** Taraflar, evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle anlaşarak boşanmaya ve evlilik birliğinin sona erdirilmesine rıza göstermişlerdir. Her iki taraf da boşanma iradelerini serbestçe açıkladıklarını beyan eder.
**2. Velayet:** Tarafların evliliğinden doğan müşterek çocuk [ÇOCUK ADI, Doğum Tarihi]’nın velayeti [ANNE/BABA]’ya verilecektir. Velayet kendisine verilmeyen taraf, aşağıda belirtilen düzen dahilinde çocukla kişisel ilişki kuracaktır.
**3. Çocukla Kişisel İlişki (Görüş):** [ANNE/BABA], velayeti kendisinde olmayan ebeveyn olarak, müşterek çocuk ile her ayın ilk ve üçüncü haftasında cumartesi 10:00’dan pazar 18:00’e kadar, dini bayramların ikinci günü 10:00-18:00 saatleri arasında ve çocuğun doğum gününde 10:00-20:00 saatleri arasında kişisel ilişki (görüşme) hakkına sahip olacaktır. Taraflar, görüş gün ve saatlerini gerektiğinde karşılıklı anlayışla esnetebileceklerini kabul ederler.
**4. İştirak Nafakası (Çocuk Nafakası):** [ANNE/BABA] (velayeti almayan taraf), müşterek çocuk için katkı payı niteliğinde aylık **1.500 TL** iştirak nafakasını, her ayın 5’inde [ANNE/BABA]’nın bildireceği banka hesabına ödeyecektir. Nafaka tutarı her takvim yılı başında TÜFE artış oranında artırılacaktır. Bu nafaka, müşterek çocuk reşit oluncaya veya yasal olarak nafaka yükümlülüğü kalkıncaya kadar devam edecektir.
**5. Yoksulluk Nafakası:** Taraflar karşılıklı olarak yoksulluk nafakası talebinde bulunmamışlardır. (Açıklama: Eşlerden hiçbiri boşanma sonrası için diğerinden kendisi adına nafaka talep etmeyecektir.)
**6. Mal Paylaşımı:** Taraflar, evlilik birliği içinde edindikleri taşınır, taşınmaz ve diğer tüm mal varlıklarını aralarında anlaşarak paylaşmışlardır. Bu kapsamda:
– Aile konutu olarak kullanılan [adres]’teki daire, [Eş 1]’de kalacak olup [Eş 2], bu taşınmaz üzerindeki tüm haklarından feragat eder. Tapu devri, boşanma kararı kesinleştikten sonra 3 ay içinde gerçekleştirilecektir.
– Taraflar, sahip oldukları otomobili [Eş 2]’nin kullanmasında mutabık kalmış olup araç [Eş 2]’de 2 yıl süreyle kalacaktır.
– Evlilik boyunca edinilen diğer tüm eşyalar, para, birikim ve ziynet eşyaları taraflarca rızai şekilde paylaşılmış olup, bu konularda birbirlerinden herhangi bir hak ve alacak talep etmeyeceklerini beyan ederler.**7. Tazminat:** Taraflar, boşanmadan kaynaklı olarak birbirlerinden maddi veya manevi tazminat talebinde bulunmadıklarını beyan etmişlerdir. (Açıklama: Eşlerin bu konuda karşılıklı feragat beyanı.)
**8. Diğer Hususlar:** Taraflar, boşanmanın fer’i sonuçları ile ilgili yukarıdaki maddeler dışında başka bir hususta anlaşmaya varılmasına gerek olmadığını, birbirlerinden başkaca herhangi bir talep ve dava haklarının kalmadığını kabul ve beyan ederler. Taraflar, boşanma davasının açılması ve yürütülmesi sırasında kendi avukatlık ve yargılama giderlerini kendileri karşılayacaklardır.
İşbu protokol, … Aile Mahkemesi’nde görülecek anlaşmalı boşanma davasında sunulmak ve hakim huzurunda beyan edilmek üzere, …/…/2025 tarihinde, … nüsha olarak düzenlenmiş ve taraflarca okunup imzalanmıştır.
Eş 1 (Davacı) [imza] Eş 2 (Davalı) [imza] Tarih: …/…/2025
Yukarıdaki protokol örneği, anlaşmalı boşanmada ele alınması gereken konuların anlaşılır şekilde düzenlenmesine bir model teşkil etmektedir. Her ne kadar her boşanma durumu farklı olsa da, protokolün dili resmi ve maddeler halinde olması, tarafların hak ve yükümlülüklerinin açıkça yazılması gerektiğini göstermektedir.
Not: Gerçek bir protokol hazırlanırken mutlaka somut duruma uyarlanmalıdır. Özellikle mal paylaşımı veya nafaka miktarları her çiftin koşullarına göre değişecektir. Bu örnek, bir rehber taslak olması amacıyla verilmiştir.
Anlaşmalı Boşanma Sürecinde Sık Yapılan Hatalar ve Dikkat Edilmesi Gereken Hususlar
Anlaşmalı boşanma, doğru adımlar takip edilmediğinde veya protokol düzgün hazırlanmadığında başarısızlıkla sonuçlanabilir. Uygulamada çiftlerin bazı hataları süreç uzamasına ya da taleplerinin reddine yol açabilmektedir. Aşağıda, sıkça yapılan bu hatalar ve nelere dikkat edilmesi gerektiği ele alınmıştır.
Sık Yapılan Hatalar
Evlilik Süresini Doldurmadan Başvurmak: Bazı çiftler, evlilikleri bir yıl dolmadan anlaşmalı boşanmaya başvurabileceklerini zannedebiliyor. Oysa ki bir yıllık süre dolmadan yapılan anlaşmalı boşanma talepleri kanunen reddedilir. Bu, en temel dava şartının eksikliğidir. Evliliği henüz 6 aylık olan bir çiftin anlaşmalı boşanma protokolü hazırlaması bir anlam ifade etmeyecek, mahkeme süre şartı yok diye davayı usulden sona erdirecektir. Dikkat: Eşler en az 1 yıl evli kalmadan anlaşmalı boşanma yoluna gitmemelidir.
Taraflardan Birinin Duruşmaya Gelmemesi: Anlaşmalı boşanmada her iki eşin de duruşmada hakim önüne çıkması şarttır. Uygulamada bazen eşlerden biri “nasıl olsa protokol var” diyerek duruşmaya katılmamaktadır. Bu büyük bir hatadır; mahkeme o eş olmadığı için boşanmayı reddeder veya dosya işlemden kalkar. Dikkat: Her iki eş de duruşma gününde mahkemede hazır bulunmalı, zorunlu bir engel varsa duruşma gününü erteletmelidir.
Protokolü Sadece Avukatın İmzalaması ya da Hiç İmzalanmaması: Bazı durumlarda taraflar protokolü avukatlarına hazırlatıp sadece avukatın imzalamasıyla dosyaya koyacaklarını sanıyorlar. Bu yanlıştır; protokolün hukuken geçerli olabilmesi için eşlerin bizzat imzaları gerekir. Ya da nadiren de olsa, taraflar duruşmada sözlü beyan yeter diye protokolü imzalamayı unutabiliyor. Dikkat: Protokol, duruşma öncesinde mutlaka her iki eş tarafından imzalanmış olmalıdır (tercihen her sayfası). Aksi halde hakim bunu geçerli bir anlaşma olarak kabul etmeyecektir.
Protokolde Önemli Konuları Eksik Bırakmak: Anlaşmalı boşanmanın esası, boşanmanın her türlü sonucunda anlaşmış olmaktır. Eğer protokolde velayet, nafaka gibi kritik konular düzenlenmemişse veya eksik bırakılmışsa, hakim bunu “taraflar aslında tam anlaşamamış” diye yorumlayabilir. Örneğin, protokolde müşterek çocuktan bahsedilip velayeti belirtilmemişse ya da mal paylaşımı konusunda hiç madde yoksa, bu bir hatadır. Dikkat: Protokolde boşanmanın fer’i tüm sonuçları (velayet, nafaka, mal rejimi, tazminat vb.) eksiksiz şekilde ele alınmalıdır.
Aşırı Dengesiz veya Adaletsiz Anlaşmalar Yapmak: Taraflardan biri aleyhine çok ağır hükümler içeren protokoller, kısa vadede anlaşma gibi görünse de hakim önünde sorun yaratabilir. Örneğin, bir tarafın tüm malvarlığından feragat ettiği veya hiçbir nafaka almadan boşandığı durumlarda hakim, bunun gerçekten özgür iradeyle olup olmadığını sorgulayabilir. Eğer hakime göre protokol bir tarafı “aşırı derecede mağdur ediyor” ise değişiklik önerilebilir veya boşanma onaylanmayabilir. Dikkat: Her iki tarafın da temel menfaatlerini koruyan, makul dengede bir protokol hazırlamak gerekir.
Baskı Altında veya Gönülsüz Anlaşma: Anlaşmalı boşanmada esas nokta, iki tarafın da gönüllü olmasıdır. Bazen taraflardan biri istemediği halde aile büyükleri baskısıyla veya diğer eşin tehditiyle protokol imzalayabilir. Duruşmada hakim tarafların özgür iradesinden emin olmaya çalışır; eğer bir tereddüt oluşursa (örneğin eşin biri sorulara isteksiz veya çelişkili yanıt verirse) anlaşmalı boşanma talebini reddedebilir. Dikkat: Tarafların gerçekten istemediği bir anlaşma zorla yapılmamalıdır; aksi takdirde duruşmada ortaya çıkabilir ve boşanma gerçekleşmeyebilir.
Genel ve Muğlak İfadelerle Haklardan Feragat: Protokole “karşılıklı olarak tüm haklarımızdan feragat ederiz” gibi genel bir ifade yazmak, ileride sorun çıkartabilir. Örneğin bu cümlenin mal paylaşımı, sigorta hakları, destekten yoksun kalma tazminatı gibi hususları kapsayıp kapsamadığı tartışma yaratır. Yargıtay da çok genel ifadelerin her şeyi kapsamayabileceğini belirtiyor. Dikkat: Feragat edilen her hak ayrı ve açıkça yazılmalıdır (örn. “maddi-manevi tazminat talepleri”, “mal rejimi alacakları” şeklinde tek tek belirtilmelidir).
Protokolü İmzaladıktan Sonra Fikrini Değiştirip Temyiz Etmek: Bazı eşler protokol imzalayıp duruşmaya katılmakta, ancak karar çıktıktan sonra pişman olup kararı temyiz etmektedir. Bu, anlaşmalı boşanma sürecini bozar çünkü Yargıtay, temyiz edilmesi halinde artık anlaşma iradesinin ortadan kalktığını kabul eder. Sonuç olarak dosya geri döner ve çekişmeli hale gelir. Dikkat: Anlaşmalı boşanmaya kararlı iseniz, kararın kesinleşmesini engelleyecek istinaf/temyiz yollarına başvurmayın.
Çocuğun Menfaatini İhmal Etmek: Çocuklu çiftlerin yaptığı bir hata da bazen “nasıl olsa anlaşıyoruz” diyerek çocuğa dair konuları yüzeysel geçmek veya çocuğun çıkarını yeterince gözetmemektir. Örneğin hiç iştirak nafakası koymamak veya çocuğun düzenini düşünmeden velayet değişimi yapmak gibi. Hakim, çocuk konusunda tarafların anlaşmasını yeterli görmez, çocuğun menfaatine uygun mu diye ayrıca denetler. Dikkat: Protokol hazırlanırken çocuk için alınan kararların onun gelişimine ve ihtiyaçlarına uygun olmasına özen gösterin. Aksi halde hakim düzeltme yapabilir veya onaylamayabilir.
Dikkat Edilmesi Gereken Hususlar
Yukarıda sayılan hatalardan kaçınmak ve anlaşmalı boşanma sürecini başarılı bir şekilde tamamlamak için şu hususlara dikkat edilmelidir:
Kanuni Şartları Sağlayın: Başvuruyu, evlilik süresi bir yıl şartı başta olmak üzere kanunen aranan koşulları karşıladığınızdan emin olduktan sonra yapın. Eşlerin birlikte mahkemeye başvurması veya davayı kabul etmesi gerektiğini unutmayın. Form şartlarını yerine getirmek, davanın kabulü için ilk adımdır.
Protokolü Detaylı ve Net Hazırlayın: Protokolde her konuyu ayrı madde halinde ve açık ifadelerle yazın. Belirsiz veya genel geçer sözler kullanmayın. Tüm anlaşma noktalarını eksiksiz kapsadığından emin olmak için bir kontrol listesi yapabilirsiniz (velayet, çocukla görüş, nafakalar, mal paylaşımı, tazminat, borçlar vs. kontrol edin). Eksik bırakılan her nokta, ileride anlaşmazlık konusu olabilir.
Çocuk Haklarını Gözetin: Eğer müşterek çocuk varsa, protokolde çocuğun yüksek yararını göz ardı etmeyin. Makul bir iştirak nafakası belirleyin (çok düşük olmamasına dikkat edin), görüş düzenini çocuğun yaşına ve düzenine uygun ayarlayın. Çocuğun ihtiyaçları gelecekte artabileceği için nafaka miktarını güncelleme koşulu eklemek faydalı olabilir. Hakim, çocuğun menfaatine aykırı gördüğü anlaşmaları onaylamayabileceğinden, bu konuda hassas davranın.
Feragatleri ve Talepleri Açıkça Belirtin: Hangi haklardan feragat edildiğini, hangilerinin saklı tutulduğunu netleştirin. Örneğin mal paylaşımı davası açmayacaksanız bunu belirtin; yok eğer mal rejimi için ayrı dava hakkınızı saklı tutuyorsanız protokolde “mal rejimi tasfiyesi bu protokol kapsamı dışındadır” diye not düşebilirsiniz. Aynı şekilde tazminat, nafaka gibi konularda “talep edilmedi” ifadesini ilgili maddelere koymayı unutmayın ki daha sonra belirsizlik olmasın.
Gerçekçi ve Hakkaniyetli Olun: Protokolde bir taraf aşırı fedakarlık yaparken diğer taraf tüm hakları alıyorsa, bu dengenin ileride sürdürülemeyeceğini ve hakimin de bunu sorgulayacağını akılda tutun. Anlaşmalarınız her iki tarafın da asgari düzeyde menfaatini koruyacak şekilde olsun. Örneğin, eğer bir eş işsiz ve gelirsiz kalacaksa, hiç nafaka almadan boşanması o kişi için ciddi mağduriyet yaratabilir; bunu göz önünde bulundurun.
Usul Kurallarına Uyun: Duruşmaya mutlaka bizzat katılın. Kılık kıyafetinize, mahkeme huzurundaki tavrınıza dikkat edin. Hakim karşısında düzgün ve kararlı ifadelerle protokolü kabul ettiğinizi belirtin. Mahkemeye saygılı bir dil kullanın. Eşinizle duruşma sırasında tartışmaya girmeyin veya farklı beyanda bulunmayın. (Örneğin, protokolde anlaştığınız bir konuyu duruşmada inkar etmeyin.)
Karar Kesinleşene Kadar Vazgeçmemeye Özen Gösterin: Anlaşmalı boşanma konusunda fikriniz kararsa, süreç boyunca bu iradeyi sürdürün. Karşı tarafla bir anlaşmazlık çıksa bile (örneğin eşyaların paylaşımı sırasında) bunu davayı çekişmeliye döndürmeden çözmeye çalışın. Boşanma kararı çıktıktan sonra, istinaf veya temyiz süresi içinde anlaşmazlık yaşarsanız mümkünse uzlaşın. Zira temyiz demek, anlaşmalı sürecin bitmesi demektir.
Profesyonel Destek Alın: Özellikle yasal haklarınız konusunda emin değilseniz veya protokol hazırlarken zorlanıyorsanız, bir avukata danışın. Avukat, protokolü hukuka uygun biçimde düzenlemenize, hak kaybına uğramadan anlaşma yapmanıza yardımcı olur. Unutmayın ki anlaşmalı boşanma bile olsa, boşanmanın sonuçları hayatınızı etkileyecektir; bu nedenle doğru kararlar almak önemlidir.
Protokolü Yazılı Hale Getirin ve Kopyasını Saklayın: Anlaştığınız konuları sözde bırakmayıp yazılı protokol haline getirmek zaten şart. Bunun bir adım ötesi, imzalanan protokolün bir kopyasını veya aslını sizde kalacak şekilde ayarlamaktır. Dosyaya giren protokolün bir örneğini mutlaka edinin ve saklayın. İleride uygulanacak hususlarda ne üzerinde anlaştığınızı unutmanız veya karşı tarafın farklı iddialarda bulunması durumunda bu belge elinizin altında olmalıdır.
Mahkeme Kararını Kontrol Edin: Boşanma kararı çıktıktan sonra, karar metnini gördüğünüzde protokoldeki tüm önemli hususların karara geçtiğini kontrol edin. Eğer hakimin kararı protokolü aynen içermiyorsa ve önemli bir konuda eksik varsa, karar kesinleşmeden önce avukatınıza danışıp tavzih veya karar düzeltme talep etmeyi düşünebilirsiniz. Çünkü protokolde yazan ama kararda yazılmayan bir yükümlülük, icra edilebilir olmayabilir. Bu nedenle, kararın protokolü yansıtması önemlidir.
Sonuç olarak, anlaşmalı boşanma protokolü hazırlanması ve sürecin yürütülmesi, dikkat ve özen gerektiren bir iştir. Doğru yapıldığında, taraflar için hızlı ve nispeten rahat bir ayrılık imkanı sunar. Yanlış yapıldığında ise süreç uzayabilir, hatta taraflar arası yeni uyuşmazlıklara gebe olabilir. Yukarıdaki rehber niteliğindeki bilgiler ve Yargıtay kararlarından çıkan dersler ışığında hareket edilirse, anlaşmalı boşanma süreci başarıyla tamamlanabilir. Her zaman olduğu gibi, hukuki bir işlem yaparken güncel mevzuatı ve içtihatları takip etmek, gerektiğinde anlaşmalı boşanma avukatı almak en sağlıklı yoldur. Bu sayede hem yasal haklar korunur hem de yeni bir hayat sayfası mümkün olan en sorunsuz şekilde açılabilir.
Yorum Bırakın